9 Kasım 2011 Çarşamba

KÖR TALİH

Köstebek ile vedalaşmıştım ki korkuluk kesti önümü... Ya da döndüm veee çarpıştık. Soluksuz anlatmaya başladı:

Köstebeğin size anlattıklarına istemeden kulak misafiri oldum… Buraların değişemez muhtarıyım malumunuz; gözüm de kulağım da keskin oldu artık korkunç sesli kargalardan eğitimli tabi biraz.

Jülyet diyecektim size...  Bizim buralarda tarla kuşu diye de biliniyor... Gizli bahçelerde sinsice dolaşıp evlendikten sonra gizli ne kelime, kirli çamaşırları da artık ortaya dökülen tarla kuşu... Bildiniz mi kim olduğunu? Zavallı Romeo delirdi aşkından, Jülyet ölmüş gibi yapacaktı da ölmeyecekti hani. Bilirsiniz canım öyküyü…

Neyse başardılar da birlikte ölümün eşiğinden döndüler ve Jülyet’le Romeo evlendiler…

Sonuç? Tam bir felaket… Dünyanın en büyük aşkının, nasıl dünyanın en büyük rezaleti olduğunu duymuşsunuzdur.  Her gün kavga, her gün bir şangırtı geliyor şu ilerde köstebeğin devirdim dediği duvarın evinden…

Kendini aşk böceği zanneden bizim kör köstebek niye depresyonda biliyor musunuz? Hala duyabildiği için elbette… Duyduklarını kaldıramadı zavallı.

Ya bir de görseydi… Ooofff,  o güzelim Jülyet’in şimdi baldırı ütü yanıklı pembe sabahlıkla, bigudili saçlarını hiç açamadan artık, ağzında ölümcül sigarayı döndüre döndüre küfreden yüz kiloluk kadın olduğunu bir de görseydi hakikaten, yüreğini söke söke ‘kör oliym…kör oliym’ diye yalvarırdı inanın bana.

Kalbi çiçeklenir zavallıcağın mutlaka ama başka bir duvara dayanması lazım, bu duvara değil!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder