22 Ocak 2013 Salı

KÖREBE-2

Sanmayın yittim, bittim. Az ve uz durumları:) Yakındayım, gelmekteyim...

17 Ağustos 2012 Cuma

KÖRPE

Çekirge bir sıçradı, ikiiii ve hooop evde... Evcil çekirgeye çok mu ihtiyacım vardı? Yoktu elbette... Çekirge misali evde aylardır sıçrayan ben, Jülyet, sonunda ödülümü bir nevi türevimle aynı odada göz göze kalarak mı almalıydım?

Neyse uzatmayayım, günler haftaları, haftalar sanırım epeyce ayları kovaladı... Ve Romeo'nun kör gözleri önünde iğne ipliğe dönen ben nihayet dün bigudileri attım ve pembe sabahlığı arka bahçede küllerine terkettim...

Zorlandım zorlanmasına da kendim için yapmalıydım, aynaya bile bakmaya ürken halimi görmemeliydim bundan böyle. Çizme'nin bir bölümünde bir vakit dillere pelesenk zerafetim ve nerede, ne halde olduğum meraklılarının karşısına o körpe zamanların esintisiyle bu kez zarif bir olgunlukla çıkmalıydım...

Belki evin yeni konuğu çekirge artık sıçrama sırasının benden ona geçtiğinin müjdecisi... Olabilir mi? Muhtemel...

Küçük ancak cesaretli adımlarla çıkma vakti geldi kızım bu bahçeden, seni korunaksızca sarmalamış bu kulübeden... Yerine çekirgeyi bırakarak...

15 Ağustos 2012 Çarşamba

KÖRFEZ

Uzun zaman geçti, uzaklaştım buralardan biraz; bir körfez var bir kaç kuş uçumluğu mesafede, çağırdı beni gibi geldi... Ben de uçtum gittim denize doğru. Tabii karga denizden ne anlasın değil mi ama? Toprak kokusu, buğday hışırtısı, korkuluğun gölgesinden sonra gagamda tuz yangısı, çocuk ciyaklaması (ya da daha çok annelerininki) ve çizgili boyalı tenteler bozdu kıvamımı...

Köstebeği bu kadar özleyeceğim aklımın ucuna gelmezdi doğrusu...

Jülyet'i de merak ediyorum da önce bütün hıncımı şu korkuluktan çıkarmalı! Unutmuş mu beni bakalım?

Şık bir pikeyle kucaklayayım saman sarısı, Meksika şapkalı eski dostumu...

Gaaaaakkkkk.......

28 Şubat 2012 Salı

KÖR NOKTA

Offf bir faaliyet bir faaliyet ki sorma gitsin masalcı! Ben korkuluk olalı beri kargalar benden çekinirlerdi bugüne kadar, şimdi şu evin çalkalanmasından bahçeye sokulamıyor zavallıcıklar.

Bulunduğum yerden görüp anlamaya çalışıyorum; ilk olarak pembe sabahlık sizlere ömür, Jülyet yaktı onu bir güzelce bahçede...

Sonra dumanı tüten evden kesildi duman, sanırım bir rejim değişikliği oldu... Beslenme rejimi... Karganın birinden duymuştum geçen gün 'senin yüzünden diyetteyim bay korkuluk' diye. Sanırım o türden bir şey...

Arada bir içeride, pencere önünde Jülyet'in bacaklarını görüyorum. Ayakta dururken değil de galiba baş aşağı bir durumlar var. Böyle havada yüzer gibi filan bir hareketler yapıyor!?

Du'bakalım bu faaliyetin sonu nereye varacak?  Beni bile korkutuyor bu dışarıya ses vermeyen telaş...

10 Şubat 2012 Cuma

KÖR UÇUŞ

Şeytan diyor ki çek git!

Nereye gideyim bilemiyorum. Uzun zamandır pembe sabahlığı üzerimden çıkarıp bigudileri atacak cesaretim olamadı ki. Öyle bir hamle yapsam ki çekip gitsem gerçekten şu masal bahçesinden, izim kalsa geride ayyaş sevgiliye yeni bir bahane olacak türden...

Arkamdan koşup gelmesini beklemek ahmaklık olur elbet. Bir süre farkına varacağını bile sanmam ne yalan söyleyeyim. Bu bahçenin de evin de ayrı köşelerinde yaşamaya o kadar çekildik ki, sadece gecenin bir yarısı buram buram alkol kokan bir adam ilişiyor yanıma, hepsi bundan ibaret karşılaşmamızın... Ahhh o gözlerinde kaybolmayalı ne çok zaman oldu...

Değişmelisin önce, kendine gelmelisin Jülyet... Öyle bir çık ki şu kapıdan kızım, masaldaki yıldız yıldız avizeli gökyüzü Romeo'nun başına düşsün!

Gidebilir miyim gerçekten? Bu güç kaldı mı hücrelerimde kim bilebilir. Denemeden anlayabilmem imkansızca zor...

Sihirli bir değnek değmeden olmazmış gibi bir his vuruyor kalbimden beni. Önce ağ bağlamış, tozlu kalbi çıkarmak gerekecek sandıktan. Sonrası... Kör uçuş başlasın...

Sonum ya körfez ya da kör kuyu. Körle yatmaktan yeğ midir? Göreceğim... Görebilmeyi deneyeceğim...